Çarşamba, Temmuz 10, 2013

Türk mü, Yunan mı, Amerikan mı, Rus mu?



   Rus salatası vardı bir zamanlar. Bildiğimiz mayonezli, bezelyeli, patatesli nefis bir şey. Sonra o salata Amerikan salatası oldu. İçerik aynı ama isim başka.

   Sağ sol çatışmalarının olduğu, darbeli dönemlerde rus ismi salataya bile fazla gelmiş olacak ki büfelerde artık Amerikan salatası olarak satılmaya başlandı. Ben hala rus salatası derim o salataya.


   Doktor Öz'ün şovunda Yunan kahvesi dediğini yazmışlar bir gün. Ortalık yıkılmış. Amerikada da bulundum Türk kahvesinin hiç Yunan kahvesi olarak satıldığını görmedim. Amerikalılar anlamamıştır muhtemelen. Yunanistan'ın Türkiye'ye yakın olduğunu, yemek isim ve kökleriyle ilgili çekişmemizi de bilmediklerinden yeni bir kahve sanıp geçmişlerdir.

   Aşırı milliyetçi Amerikalılar her zaman Fransız kızartması dedikleri patates kızartmasına Amerikan kızartması demeye başlamışlar bir ara. Fransızlara kızmış kafaları belliki:) Tutmadı tabii. Alışmış dil bir kere.


   Avusturya'da İkinci Dünya Savaşı sırasında Berlin ekmeği dedikleri şeyi Mutfak ekmeği olarak değiştirmeye çalışmışlar. Fritz diye bir sosisin adı Devon olmuş. Kıbrıs Rum Kesimi'nde Türk lokumu, Kıbrıs lokumu oluvermiş bir beş dakika kadar:) Kıbrıs çıkartması sıralarında. Fransızlar da Birinci Dünya Savaşı sırasında Viyana kahvesi adından vazgeçmişler de Liyej kahvesi demişler sütlü kahveye. Yine aynı savaş sırasında Almanlar İtalyan salatası servisinden vazgeçmişler restoranlarında. 

   Aynı sıralarda İngilizler Alman isimli bütün yemeklerini İngilizceleştirmişler. İspanya'ya Franco gelince Rus filetosu olmuş imparator filetosu. Rus salatası ise milli salata. Kırmızı salata da kırmızı başlıklı salataya dönmüş:)


   İnsanın kahkahalarla gülesi geliyor değil mi? Ama damak tatlarımız farklı da olsa yemekler birleştiricidir bana göre. Ve ayrıştırıcı aynı zamanda. Yemek kadar duygulara hitap eden başka bir şey yok galiba.

   Belki, daha önce yazdığım gibi çocukluk hatıralarımız, annelerimiz, mutfaklarımız, kokular, bayramlar hep yemekle ilgili olduğu içindir. Oysa yemekler milletlere değil, topraklara ait değil midir? O toprağın bitkilerinden o yemekler çıkıyor. Çöl ortasında bol sebze meyveli yemekleri yaratacak bir millet mi var?

   Farkındaysanız bütün bu itiş kakışa rağmen yemek isimlerinden vazgeçiyoruz da, yemeklerin kendilerinden Almanmış, Yunanmış, İngilizmiş diye vazgeçemiyoruz. 

   Bir şekilde birlikte yaşamanın yolunu buluyoruz. Bulmaya da devam edeceğiz:)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder