Cuma, Nisan 12, 2013

İnandıklarını Aldığında Ne Kalır ki Bir İnsandan Geriye?




   Özlediğim o kadar çok şey var ki geçmişe dönük.. Hayatımın anlamı olmuş insanlar var, aklıma geldikçe burnumun direğini sızlatan..

   Ne kadar süre bu şekilde düşünüyorum bilmiyorum sonra bir an önüme bakmam gerektiği geliyor aklıma. Unutması çok zor olan insanlar var, bir daha karşılaşıp karşılaşmayacağımı bile bilmediğim.

   Eskiden yaktığım sigara sayısından anlardım ne kadar aklıma gelmiş olduğunu. Sigarayı çok azalttım ama bu sefer de hala gözlerimin doluşundan anlıyorum unutulmadığını.

   Hayat zor, hayat karışık. Hayat, bir günün doğrusu, ertesi günün yanlışıdır. Gözünün içine baka baka yalan söylemektir. En yakın arkadaşını kaybetmektir, gün geçtikçe hayatı tanıyarak büyüdüğünün farkına varmak, öğrendiğin her yeni şeyde daha önce öğrendiklerinin ne kadar basit olduğunu düşünmektir.

   Anlamlı izler bırakanlar varken etrafımızda aldığımız nefesin bile anlamı başkalaşmaz mı? Daha sıkı yapışmaz mıyız yaşama? Gözlerimiz bir başka parlamaz mı?

   Gelecek güzel günlere inancından vazgeçtiğin an, o günlerin gelmesini zorlaştırmaktan başka bir şey yapmamış oluyorsun. Seni seven, koruyabilen, hep daha fazlasını istemeyen, hesap-kitap peşinde olmayan insanların da bu dünyada var olduğunu, bir gün, bir noktada hayatına girebileceğini, endişe ederek bir yere varamayacağını anladığın; şu hayatta yapman gereken inanmak, gülümsemek, çalışmak kadar basit bir üçlü ile  ifade edebileceğini anladığın gün sen ''olmuşsun'' diyebilirim.

   Saymayı artık bıraktığım günler kadar uzun zaman oldu.

   Ben 'ben' olalı... 

   Ece Temelkuran demiş ki, birini kaybedince bu yüzden birini kaybetmezsin sadece, evin de gider... Çünkü birlikte yaşanan hikayeler, insanları birbirlerinin evi yapar...

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder