Çarşamba, Nisan 03, 2013

Alaçatı Ot Festivali




   Alaçatı Ot Festivaline gidenler var mı aranızda? Ben gidemeyeceğim ama ilgisini çekenler ve gitmek isteyenler olabilir aranızda. O yüzden sizler için araştırdım. Çok da hoşuma gitti.


   Efsaneye göre Alaçatı’da 1001 çeşit ot yetişirmiş ancak bu otları kimse tek başına toplayamamış. Efsanenin gerçek olup olmadığını  öğrenmenin yolu yarışmaktan geçiyormuş. Bilim adamlarından, otları çok iyi tanıyan kimselerden oluşan bir jüri, tek tek standları inceleyip, yarışmacının ot bilgisini, topladığı otun çeşidini ve kalitesini değerlendirerek ilk üçü belirliyor. Yarışma kurallarına göre birinciye bir cumhuriyet altını, ikinciye yarım, üçüncüye çeyrek cumhuriyet altını veriliyor. Cezbedici:)


   4. festivalde, daha çok yaşlılar arasında kalan bu kültürün gençler arasında da devamına teşvik etmek, asıl değerlerin kaybolmamasını vurgulamak için altın ödüllerine ilave olarak, dereceye girecek yarışmacı 25 yaşın altında olursa kendilerine birer de bilgisayar verileceği kararlaştırılmış. Çeşme'ye yakın olanlar bence bu fırsatı kaçırmayın:)


   En güzel otlu yemek yarışması bu insanların geçmişten hatırladıkları, yeni katkılarla yarattıkları yemeklerin, sunuş, yaratıcılık ve lezzet kriterlerine göre değerlendirildiği bir yarışmadır. Bütün Türkiye'nin tanıdığı gurmelerden oluşan yemek jürisi cami avlusunda kurulan sofrada yerlerini alıyor, otlu bir yemekle yarışmaya katılan Alaçatı'lılar sıra ile jüriye yemeklerini sunuyorlarmış. Her sene yarışan yemeklerin tarifleri kitap haline getirilerek bir sonraki festivalde ücretsiz olarak dağıtılıyormuş. Muş muş dedim de bayağı eğlenceli geçecek sanırım.

                                       

   Tabii festival aslında bahane. Eğlenmek, Alaçatı'yı tanıtmak ve yeni tatlara yeni dostluklar eklemek asıl amaç. 13-14 Nisan günlerinde gerçekleştirilecekmiş bu keyifli festival. 'En güzel otlu yemeği kim yapacak', 'En fazla otu kim toplayacak' olarak iki yarışma düzenleniyor, buna göre dereceye girenlere ödül veriliyor.

   Yarışmalar devam ederken, Alaçatı'nın tanınmış restoranlarının Festival alanındaki standlarını açmaları ve birer çeşit otlu spesiyalitelerini tadıma sunmaları ile Festival'e gelen konukların damak tadını şenlendirmeyi amaçlıyorlar. 


   Yarışmaya katılamasam bile izlemeyi kesinlikle isterdim:) 

   Bir de dün gece The House Cafe'nin Roze şarabını denedim bir tavsiye üzerine. Normalde şarapla aram hiç iyi değildir fakat bu şaraba bayıldım! İtalya'nın ünlü şarap firması olan Lamberti'ye ait olan Pinot Grigio Blush.


   Blush, California’da beyaz şarap üzümü sıkıntısı yaşandığı dönemlerde tesadüfen ortaya çıkan bir yapım tekniğidir. 1970 yılında Sutter Home, Zinfandel üretmek isterken fermentasyon sırasında oluşan bir hata nedeniyle mayalar ölüyor ve tatlı pembemsi bir şarap ortaya çıkıyor. Sutter Home bu hatayı çok önemli bir fırsata dönüştürüyor ve daha önce hiç olmayan rozeler – blush üzerine bir şarap pazarı oluşturuyor. İtalya’nın Veneto bölgesinden çıkan Lamberti Pinot Grigio Blush hafif içimi, meyvemsi ve hoş kokusuyla, ağızda narin, kalıcı bir tat bırakıyor. Ben 1 kadeh şarabı zor içen biri olmama rağmen 3 kadeh içtim. Daha önceden içen vardır mutlaka ama denemeyenler için kesinlikle tavsiye ediyorum. Büyük marketlerin tümünde bulabilirsiniz. Afiyet olsun şimdiden:)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder