Cuma, Mayıs 03, 2013

Haftanın Filmi 'Estomago' Ve Brezilya Mutfağı




   Yeni filmimizin ismi Estômago. 2007, Brezilya-İtalya ortak yapımı olan 113 dakikalık bu film ileri ve geri sıçramalarla biri restoran dünyasında diğeri ise hapishanede geçen birbiri ile bağlantılı iki hikayeyi anlatıyor.


   Cebinde beş kuruşu olmadan şehre gelen Nonato, bulduğu ilk bistroya kendini atıp iki parça Coxinhas ısmarlar. (Coxinhas Brezilya ve Portekiz’de son derece popüler bir atıştırmalık. İçi didiklenmiş tavuk, baharatlar ve peynirler doldurulan etrafı içerisine tavuk suyu katılmış hamurla kaplı derin ve kızgın yağa atılan bir çeşit tavuk pane)


   Hesabı ödeme zamanı gelip çattığında Nonato'nun parası çıkışmayınca florasan ışıklı, aşınmış sandalyeli, son derece vasat lezzetler sunan ucuzcu mekanın sahibi olan Zulmiro, borcu karşılığında Nonato'nun bulaşıkları yıkamasına razı olur. Ertesi gün ise yine Nonato'nun kendisine mutfakta yardım etmesi karşılığında restoranın arka tarafındaki küçük odada kalmasına izin verir. İşte Nonato’nun mutfak serüveni bu şekilde başlar. Önce bizim puf böreğine benzeyen 'Pastel' yapmayı öğrenir, ardından pişirdiği Coxinhas'lar o derece lezzetli olur ki Zulmiro'nun izbe bistrosu dolup taşar.


   Filmin bu bölümünde, kararmış tencerelerle dolu, duvarları kirli bir mutfağın havasının Nonato'nun bembeyaz unu eleyip, içerisine sapsarı bir yumurta kırdığı ağır çekim sahneler ve fondaki müziğin olağanüstü uyumu ile nasıl da değişiverdiğini görmek çok hoş. Öyle ki Nonato hamuru yoğururken adeta transa geçiyor, bir nevi meditasyon yapıyor. Bu görüntüler, Zulmiro'nun müdahaleleri ile kesintiye uğrasa da hemen ardından aynı müzik ve el hareketleri ile biz de o sihirli dünyaya giriyoruz. Hamur nasıl yoğurulur sorusuna kadının kalçasını sıkar gibi diye yanıt veren Zulmiro yemek ve cinsellik arasındaki bağın filmin kurgusundaki yerine işaret ediyor.


   Nonato'nun hayatındaki asıl değişiklik ise aynı semtteki İtalyan lokantası Boccacio'yu işleten Giovanni ile tanışması oluyor.


   Filmin Nonato'nun restoran dünyasındaki yükselişini anlatan kısmının yanı sıra bir de hapishane kısmı var. Hapse giren Nonato bu defa yemek konusundaki yeteneği ile hapishane mutfağından gelen tatsız tuzsuz yemekleri kullandığı baharatlar ve farklı pişirme yöntemleri ile yeniden yaratarak koğuşun göz bebeği oluyor.


   Nonato'nun ilk kez gorgonzolayı tattığı an epeyce eğlenceli. Bu an hayatına öylesine damga vurmuş olmalı ki hapishanedeki arkadaşlarına yalan yanlış da olsa gorgonzola peynirinin bulunuşunun hikayesini anlatması pek komik.


   Nonato'nun hepimizin belki de en büyük zaafı olan lezzeti kullanarak toplumsal statüsünü yükseltmesi, cinsellik ile lezzet arasındaki ilişki ve damak tadının zaman içerisinde gelişen serüvenine dair güzel bir hikaye olmuş.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder