Cuma, Aralık 14, 2012

Chocolat




   Bugün film günü.. En çok etkilendiklerimden, bazı kısımlarda gözlerimin doluşuna engel olamadığım bir film yazacağım. ''Chocolat'' .


    Film kasaba kasaba dolaşan genç bir kadının öyküsünü anlatmakta. Vianne, kızı Anouk ile küçük, sıradan ve çok muhafazakar bir Fransız kasabasına taşınır. Ve bir çikolata dükkanı açar. Tabii Vianne farklıdır. Kiliseye gitmez, oruç tutmaz ve eğlencelidir. Bu yüzden Vianne'ın gelişiyle köye canlılık da gelir. Fakat bir taraftan da huzursuzluklar artar. 
    -1957 dönem filmi. Hala öyle değil mi aslında? Toplumda kendisinden farklı olana karşı daha az toleranslı ve mutsuz davranmıyor muyuz?-



    Kasabanın, karısı tarafından terk edilmiş, sıkıcı ve aşırı muhafazakar belediye başkanı özellikle tasvip etmez ve düzen bozucu ilan eder.


   Çikolata, filmde insanların zayıf yönünü, günahlara karsı koymanın zorluğunu ve bastırılmış duyguları temsil ediyor.
    

   Vianne'nin hazırladığı muhteşem tatların bütün köyü sarması sonucu bazı insanlar meraklarına yenik düşer ve içeri girerek çikolataları denemek ister. Vianne ilk müşterilerle bir oyun oynar ve renkli bir tabak çevirir. Ne gördüklerini sorar verilen cevaba göre karşısındaki kişinin en sevdiği çikolatayı bilir. Dükkanına gelen müşterilerin daha onlar söylemeden karakterlerini analiz ederek onlar için uygun çikolatayı hemen bulması insanlara değişik gelir ve bu onları daha da yakınlaştırır.   
Gezdiği gördüğü yerler tanıdığı insanlar ona geniş bir bakış açısı ve güven kazandırmıştır. 



   Bastırılmış yaşamları orada yaşayan insanları mutsuz etmiş, ilk kez çikolatanın tadı ile tanışmaları sayesinde bambaşka kişilere dönüşmüşlerdir.
   
   
   Bu filmde bir yiyecek, başka kıtalardan gelmiş kakaodan yapılmış çikolata, bütün bu sıradanlığa ve tahammülsüzlüğe resmen meydan okumakta!


   Filmin en güzel, en ''oh olsun'' dedirten sahnesi ise, belediye başkanı Reynaud'un, eline bir bıçak alıp Vianne'nin dükkanında vitrinde bulunan tüm çikolataları parçalamaya çalışırken dudağına yapışan bir çikolata parçasını çekinerek yaladıktan sonra, kendine karşı gelememesi yüzünden bütün çikolataları yemeye başlamasıydı...

  
   Çikolataları yemeye basladıktan sonra yenilmişliği, zaafları ve bastırılmış duygularına yenik düştüğünü kabul ederek oracıkta ağlamaya baslar ve sonrasında uykuya dalar. Tabii o da çikolatanın büyüsüne karşı koyamamış ve bambaşka biri olup çıkmıştır. Daha iyi biri..




   Bir de çingenelerden bir kişi var ki yazmadan geçemeyeceğim, çingene olsa ne fark eder? Johnny Depp!! Vianne'nin aşkı, hepimizin askı :)


   Filmden çıkardığım diğer bir soru ise insanların beklentilerine mahkum bir şekilde yaşamak mı yoksa dilediğince yasamak mı? Hangisi daha ağır, daha zor? Kötü taraflarımız, karakterlerimizdeki bozukluklar bizim bir parçamız. Önyargılar, başkalarının düşüncelerini kendi düşüncelerinin önüne geçirmek, önceleri mutsuzluğa, daha sonra pişmanlığa sebep olur... Der ve kendime koca bir bardak sıcak çikolata yapmak için bu yazıyı burada bitiririm. Siz de izlemeye karar verirseniz yanınızda sıcak çikolatanızı hazır bulundurmanızı tavsiye ederim :)

   İyi seyirler...
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder