Perşembe, Aralık 20, 2012

Chios






   Size daha önce Chios a gittiğimizden bahsetmiştim. Mastiha Shop harikasını yazmıştım.
   Bugün de gittiğimiz birkaç restorandan bahsetmek istiyorum. 2 günlük vaktimiz vardı o yüzden fazla yer gezemedik ama en azından gittiğimiz restoranlar en iyisiydi.
   Free shoptan rakı bile aldık:) Sadece rakıyla da kalmadık, çikolatalar, kurabiyeler, şekerlemeler.. Dönüşte almamız gereken her şeyi biz giderken aldık:) Elimizde bir sürü poşetle pasaport kontrolünden geçtik:)


   
   Kaldığımız otelin adı Grecian Castle. Eskiden bir makarna fabrikasıymış. Beni çekiyor her türlü işte:) Gerçekten çok şirin bir oteldi. Odaya girdiğimizde muhtemelen bütün misafirler için hazırlanmış olan ufak bi kutuyla karşılaştık. Bu çok sevimli kutunun içinde birkaç küçük tadımlık hediyeler vardı. Yanında da sakızlı kurabiye. Ağızda dağılan kurabiyelerden. Tarifini çok istedim, aşçıyı yakaladım ama söylemedi:)

                            

   Vardığımızda saat geç olmuştu zaten hemen kendimizi Chios'un sakin sokaklarına attık.    

   
   2 kişinin yanyana zor yürüdüğü sokaklardan arabayla geçmeye çalışan insanlara aldırmadan sevgilimle başbaşa, elele, tıngır mıngır yürüdük. Kahvemizi içmek için oturduğumuz yer çok sevimliydi. 





   Sarılı yeşilli kareli masa örtüleri, şarap şişeleri ve cam şişelerden yapılmış ilginç avizeleriyle hiç Chios'ta bir cafe gibi değildi. Sonra yürüyüşe devam ettik zaten ufacık bir yer taksiye pek gerek kalmıyor.


    
   Aslında ertesi akşam gitmek üzere planladığımız restoran karşımıza çıkınca hemen girmeye karar verdik. 
   Girdiğimiz anda şahane yemekler yiyeceğimizi farkettim. Kokular miss gibi geliyordu burnuma. Ya da ben çook acıkmıştım:)

   
   Fotoğraflarından da gördüğünüz gibi tamamen antika eşyalarla doldurmuşlar restoranın içini. Abartı olmasına rağmen çok güzeldi, farklıydı ve her eşya yerini benimsemişti resmen. 



   Çalışanları çok güleryüzlüydüler. Bunu sevdim. Sahibi Olga hem serviste hem mutfakta yer alıyordu. Bunu da tebrik etmeden geçemedim.

   
   Yemeklerini sorarsanız pek şahane sayılmazdı ama bir zeytinyağlı, kekikli beyaz peynir getirdiler ki o tadı ben size anlatamam. Üzerine bir de kapari eklemişler 3 porsiyon falan istedik sanırım. Rakımızla iyi gitti:)

   
   Ahtapot ızgara ve bütün olarak servis edildi. Ben ızgara fazla tercih etmiyorum salata daha bir lezzetli geliyor fakat bu güzeldi. Bol sirkeli olsa da yedik:) Tahacık fava seviyor. Sipariş etti fakat yağ içinde yüzen bir şey geldi fava olup olmadığından hala emin değilim:) Sonra bir de cacık söyledik klasik olarak. Süzme yoğurttan yapılmış lezzetli bişi konuldu önümüze.

   
  Balık tercih etmek istedim fakat pek seçenek yoktu. Tam mevsimi olmasa da ızgara sardalya yemeye karar verdim. Mezelerden o kadar çok yedik ki artık balığa yer kalmamıştı, paylaştık sevdiceğimle. Yanına da onların dilinde Salata Horiatiki geldi. Bildiğimiz yunan salatası.

   

   En son midemizi ovuşturmaya başlamıştık ki ikram olarak yufkayla elmadan yapılmış bir tatlı getirdiler. Tarçın kokan yumuşacık bir tatlı. İsmini hatırlayamadım ama o güne ve onlara özel bir tatlıymış.


   Bu yerin adı ''XOTZAS TABEPNA''. Bildiğimiz tavernadan biraz daha farklı.






                            Bu da bizim siyan giyen adamlar isimli çalışmamız.




    Unutmadan yazın gitmeye karar verirseniz volkanik taşlardan bir sahil var. Mavra Volia sahili. Mutlaka görün. Simsiyah taşlı bir sahil insana ilginç geliyor. Şöyle,




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder