Cuma, Haziran 07, 2013

Stranger Than Fiction



   “Korkunç bir gündü. Biliyorum, buna ikna oldum. Öyleyse bir kurabiye al. Süte ban. Ve ye.” Harold’un önüne bir tabak kurabiye ve bir bardak süt koyarken böyle der Ana. Harold Crick sıradan bir vergi memurudur. Sıkıcı, kendini tekrar eden bir hayatı vardır. Ana ise Harvard Hukuk’u bırakmış ve dünyayı daha iyi bir yer yapmak için hukukçu olmak yerine kurabiye yapmaya karar vermiştir. En büyük tutkusu kurabiye pişirmektir. Bu insanın ağzını sulandıran sahne Ana’nın muhteşem fırınında geçer. 


   Filmdeki asıl hikaye bir gün Harold’un kafasında bir ses duymasıdır. Bu sesin sahibi, Harry’nin ana karakteri olduğu kitabın yazarından başkası değildir ve Emma Thompson’un oynadığı yazar kahramanını öldürme kararı alır. 


   Stranger Than Fiction yemek merkezinde olmasa da, hayatı sorgulayan hikâyesinde kurabiyelere ve onların yaratıcısı Ana’ya öyle tatlı paslar verir ki, filmin Ana-Harry sahneleri bir başka güzeldir. Filmin en güzel anlarından biri, yine ikisi arasındadır:  Harry’nin Ana’ya paket paket un hediye alma sahnesi. Verirken şöyle der: “Seni istiyorum.” Filmin son sahnesindeki dış ses ise hikayenin özeti gibidir: “Harold, Bavaria kurabiyesinden bir ısırık aldı ve en sonunda her şeyin yoluna gireceğini hissetti.”



   Dün gece ülkeye dönen başbakan konuşmasını duyduktan sonra ne bir film izlemek istedim ne yemekten bahseden bir şey yazmak istedim. Üzülüyorum vallahi.. İnanın içim hiç rahat değil. Pazartesi görüşmek üzere, kendinize dikkat edin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder