Perşembe, Haziran 27, 2013

İsmet Baba



   İstanbul'da her mahallede iyi bir balıkçı mutlaka vardır. Ama çoğu geleneklerini 50 yıldan fazladır değiştirmeyen İsmet Baba gibi neredeyse mabet haline gelmemiştir. En iyisi değil belki ama eski usul büyüleyici ve karakterli bir havası olduğu kesin.


   Arkanıza yaslanıp rakı eşliğinde güzel bir yemek, hoşsohbet ve güzel manzaranın tadını çıkarmak istiyorsanız ve hala gitmemişseniz bu hafta sonu cam kenarı için randevunuzu alabilirsiniz. Meze tepsisini gördüğümde ondan olsun şundan da olsun ama en önce ahtapot olsun dediğim ve hepsini de ayrı lezzetle yediğim nadir yerlerden biri oldu burası.


   Pilaki ve ahtapot salatası muhteşemdi. Yoğurtlular listesinden de dereotlu haydari ve yoğurtlu patlıcan kızartması öneriyorum. Lakerdayı ana yemeğin yanına ikinci kez istedim. Normalde fazla aram olmamasına rağmen.


   Günün balığı ve porsiyon fiyatları köşede bulunan tahtada yazıyor. Önermelerini isteyebilirsiniz. Bizim gibi birçok meze ile başlarsanız kızarmış kalkan ağır gelebilir. Izgara çipura ve sardalya ya da barbun yiyebilirsiniz.


   Mevsimine göre balığınızı da seçtikten sonra keyfini yapma sırası gelmiş bulunuyor. Güzel manzaraya karşı kadehlerinizi tokuştururken beni de hatırlamanızı rica edeceğim:)

   Kısa bir bilgi daha. Kart geçmiyor restoranda. Sadece nakit ödeme yapabiliyorsunuz.


   Afiyet olsun şimdiden:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder