2012'nin en komik filmlerinden biri olarak sizlere sunabileceğim bu filmin konusu afişten dolayı belli oluyor:)
84 dakikalık komedinin baş rollerinde Jean Reno, Michael Youn, Raphaelle Agogue yer almaktadır. Film, “The Chef” olarak da bilinmektedir.
Sebzelerle arası mükemmel olan Jacky Bunnot (Michael) sürekli çalıştığı restoranlardan kovulmaktadır. Kovulma sebebi, olanla yetinmeyip alışılagelmiş lezzetlerin dışına çıkmasıdır.
Karısı Beatrice (Raphaëlle) hamiledir ve Jacky onun işten ayrılmasını ve evi geçindireceğini söyler. Her işinden kovulan Jacky için zor bir karardır bu. Ve boyacılık işine başlar.
Boyacılık işi yaparken de kendini tutamaz ve mutfağın dış cephe camını boyarken mutfaktakilere taktikler vermeye başlar. Hatta bununla da kalmaz, sunumunu kendisi yapar. Tekrar aynı tepkiyi alır. Kimse yaptığı yemeği yemek istemez. Sonradan tatmaya başlayanlar da bırakamaz ve ertesi gün ''Jacky doyur bizi!'' bağırışları binada yankılanır. Bu esnada aynı bina da olan Cargo Legarde’ın şefi Alexandre Legarde (Jean Reno) olanları görür.
Cargo Legarde’ın yeni sahibi Paul de Jacky’nin yaptığı, Alexandre Legarde’ın 1997 yılındaki tekir balığı ve balkabağını tatmaktadır. Alexandre’ın, Paul’un yanına gelip oğlunun işlerine karışmasından dert yanarken, Paul Alexandre’a kendi tarifini tattırmaktadır. Tattığı lezzete kendisi bile şaşıran Alexandre, bunu kimin yaptığını sorar ve 'boyacı Jacky' cevabını alır.
Alexandre Jacky'i bulur ve ona yardımcısı olmasını teklif eder. Jacky, para kazanmak zorunda olduğundan ve Beatrice’e söz verdiğinden dolayı kontrat ister. Başarılı olduğu takdirde kontrat olacağı cevabını alınca reddeder ama sonra dayanamaz ve kabul eder.
Alexandre 3 yıldızlı mutfağının yıldızının düşürülmesi korkusuyla yaşamaktadır ve aradığı taze kan elindedir artık.
Macera da böylece başlamış oluyor..
Yıldızlı şef Alexandre bu yıldızları kaparken arkasında tutkusu olduğu bu işi yapmak için hayal kırıklıkları bırakmış. Peki değmiş mi? Buyurun siz cevap verin. Film bittiğinde aklımda daha çok Alexandre vardı. Jacky'yi daha iyi tanıma ihtiyacı hissettim filmi izlerken. İki baş rol oyuncu var ama birbirlerinin önüne hiç geçmemişler.
Şahane bir Fransız komedi. Jean Reno zaten tek başına muhteşem. Fransız filmlerini seviyorsanız ve şu restoran mutfaklarında neler dönüyor diye merak ediyorsanız bu filmi kaçırmayın! İnsanda Paris'te olma hissini de uyandırmıyor değil hani..
Babanın kızına hazırladığı kahvaltı sahnesi ise beni benden aldı başka diyarlara götürdü..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder