Cuma, Haziran 28, 2013

Simply Irresistible



   Daha önce de demiştim ya keyifle, sevgiyle hatta aşkla yapılan yemekler gerçekten de bir başka oluyor. Sevdiğinize yaptığınızla tek başına yediğiniz yemek arasında büyük fark olmuyor mu sizce de? 

   Yemek yapmayı zaten severim. Bana hiçbir zaman yük gibi gelmemiştir. Yalnız hazırladığımda  da mutlaka özenirim ama sevdiklerime yapıyorsam eğer daha bir keyif alıyorum. Kalabalık yenen yemeklerin verdiği hazdan mıdır yoksa sonunda beğenileceğini düşünmekten midir bilmiyorum ama ben sevdiğim birine yemek yaptığım zaman lezzeti mutlaka farklı olur.


   Mutfak konulu filmler izlerken de eğer film kahramanı şef ise kendimi koyarım yerine:) Ben olsaydım karşımdakine şöyle derdim ya da şu yemeğe şunu katardım gibi belki size saçma gelebilecek ama benim için eğlenceli hale getiririm. Belki de kendi yerimde şef olma hayalimden kaynaklanıyordur bilemem.


   Dün izlediğim filmde de kahraman aşık olduğunda yaptığı yemekler daha lezzetli oluyor. Demekki gerçekten de böyle bir şey varmış:)

   Filmin konusunu çok kısa bir şekilde anlatacağım. Zaten kelimelerle süslemeye gerek yok. Neşeli bir film izleyeceksiniz. Biraz da romantik. Hatta fantastik de:)


   Ailesinden geride tek kalan lokantayı işletmeye çalışan Amanda, yemek pişirme konusunda pek de başarılı değildir. Müşterilerinin sadece geçmişten kalma birkaç kişinin olduğu bu lokanta iş yapmadığı için satılma tehlikesi altına girer.


   Bu arada Tom ile tanışan Amanda aşık olunca inanılmaz güzel yemekler pişirmeye başlar, hissettiği duygular yemeklerine de yansır.

   Hikaye bundan sonra daha da güzelleşir.


   1999 yapımı filmin oyuncuları, Sarah Michelle Gellar ve Sean Patrick Flanery. Oyunculara değil de konuya odaklanırsanız ekler ve armutlu tatlılardan ya hemen yapmak isteyeceksiniz ya da sipariş vermemek için kendinizi zor tutacaksınız. Ben şahsen kendimi tutamadım ve ekler yapıp afiyetle yedim:)

 

Perşembe, Haziran 27, 2013

İsmet Baba



   İstanbul'da her mahallede iyi bir balıkçı mutlaka vardır. Ama çoğu geleneklerini 50 yıldan fazladır değiştirmeyen İsmet Baba gibi neredeyse mabet haline gelmemiştir. En iyisi değil belki ama eski usul büyüleyici ve karakterli bir havası olduğu kesin.


   Arkanıza yaslanıp rakı eşliğinde güzel bir yemek, hoşsohbet ve güzel manzaranın tadını çıkarmak istiyorsanız ve hala gitmemişseniz bu hafta sonu cam kenarı için randevunuzu alabilirsiniz. Meze tepsisini gördüğümde ondan olsun şundan da olsun ama en önce ahtapot olsun dediğim ve hepsini de ayrı lezzetle yediğim nadir yerlerden biri oldu burası.


   Pilaki ve ahtapot salatası muhteşemdi. Yoğurtlular listesinden de dereotlu haydari ve yoğurtlu patlıcan kızartması öneriyorum. Lakerdayı ana yemeğin yanına ikinci kez istedim. Normalde fazla aram olmamasına rağmen.


   Günün balığı ve porsiyon fiyatları köşede bulunan tahtada yazıyor. Önermelerini isteyebilirsiniz. Bizim gibi birçok meze ile başlarsanız kızarmış kalkan ağır gelebilir. Izgara çipura ve sardalya ya da barbun yiyebilirsiniz.


   Mevsimine göre balığınızı da seçtikten sonra keyfini yapma sırası gelmiş bulunuyor. Güzel manzaraya karşı kadehlerinizi tokuştururken beni de hatırlamanızı rica edeceğim:)

   Kısa bir bilgi daha. Kart geçmiyor restoranda. Sadece nakit ödeme yapabiliyorsunuz.


   Afiyet olsun şimdiden:)

Çarşamba, Haziran 26, 2013

Muzlu, Haşhaşlı, Ballı Puding İle Çocukluğa Dönmece



   Evde puding yapmayı fazla sevmem. Hazır pudingleri de fazla yapmam. Çünkü sıcak haliyle yerim ve soğuduktan sonra tadı hoşuma gitmez. Evet pudingi yapıldıktan hemen sonra yiyenlerdenim:)

   Sanki küçük bir çocuğum ve annem abim ile bana tatlı yapmış gibi bir his uyandıran bir tarif buldum. O günlere döndürdü beni. Neden böyle hissettirdiği hakkında bir fikrim yok. Deneyip tadında da aynı şeyi hissedecek miyim görmek istedim. Sanırım küçük halimi özledim. Ya da o Dilara'yı özledim:) Bilemedim şimdi. Sanırım içindeki muz ve bal bana küçükken çok severek yediğim ballı muzları hatırlattı. Gerçi hala yerim o ayrı:) Yaşlanıyorum galibaaaa!

   Neyse, tarifi uyguladım. Gerçekten de hem çok basit hem de lezzetli bir puding oldu. Sıcak yedim, soğudu yedim. İki gün sonra tekrar yapınca buraya yazmaya karar verdim:)

   İşte tarif!


Muzlu Haşhaşlı Ballı Puding 

2 kişilik 


  • 400 ml süt
  • 2 adet yumurta sarısı
  • 1 adet muz, doğranmış
  • 1 çorba kaşığı mavi haşhaş
  • 65 gr toz şeker
  • 1/2 adet çubuk vanilya, özü çıkarılmış
  • 3 çorba kaşığı patates nişastası
  • Yeteri kadar bal



  • Süt, yumurta sarıları, nişasta, haşhaş, vanilya özü ve şekeri derin bir tencereye koyup tel çırpıcı ile iyice karıştırın.
  • Tencereyi ocağın üstüne alıp çırpıcı ile sürekli karıştırmaya devam ederek kıvam aldırın. Elde ettiğiniz kıvam yoğun olmalı.
  • Çırparak ocaktan alın ve içine muzu ekleyip blenderdan geçirin.
  • Bu aşamada pudinginiz biraz sıvılaşacaktır.
  • Pudingi iki kaba bölüştürün, oda sıcaklığına gelince buzdolabına koyun.
  • Servis öncesi üzerine bir tatlı kaşığı bal gezdirin.


-Puding için kullandığınız şeker yerine 8 çorba kaşığı, tatlının üzerine gezdirmek için kullandığınız bal yerine de aynı miktarda agave şurubu kullanabilirsiniz.

Salı, Haziran 25, 2013

'Ünlülerin Mutfağından Bu Kekler Bir Dilek İçin' -En Değerli Yemek Kitabı



   Bir Dilek Tut Derneği, Türkiye’nin dört bir yanındaki insanların umut, dayanma gücü ve sevinç duygularını güçlendirmek amacı ile hayati tehlike taşıyan hastalıklara yakalanmış çocukların dileklerini gerçekleştirmeye ve onları mutlu etmeye çalışıyor. 

   ''Ünlülerin Mutfağından Bu Kekler Bir Dilek İçin'' kitabı da Ayşe Kucuroğlu'nın fikri ile bu derneğe destek olmak için çıkarıldı. 70 ünlüden alınan tariflerin hepsi birbirinden güzel aşkla, sevgiyle, istekle hazırlanmış.


   Bu kitaba dokunan kişi, Bir Dilek Tut Derneği, Make-A-Wish Türkiye’yi destekliyor demektir. Çünkü kitaptaki her bir dilim kek, hayati tehlike taşıyan çocuğumuzu dileğine biraz daha yaklaştıracaktır.

   Tam da geleceğimiz için çabaladığımız bu dönemde kimseyi unutmamak gerekiyor. Üstelik kolaylıkla yardımcı olabilirsiniz. Kitabın içindeki tarifleri her yaptığınızda kendinizle gurur duymalısınız çok büyük bir yardımda bulunduğunuz için.

   Hem de öyle lezzetli tarifler var ki her güne bir kek yapmak isteyeceksiniz. Eviniz de mis gibi kokacaktır:)

   Birkaç tarifi yazıyorum.
   

Ajda Pekkan'dan

YEŞİL ÇAYLI ZENCEFİLLİ KEK


  • 2 yemek kaşığı toz matcha çayı  
  • 315 gr yumuşatılmış tereyağı
  • 315 gr toz şeker
  • 5 yumurta
  • Yarım su bardağı yoğurt
  • 375 gr un
  • 1 paket tatlı vanilya
  • 1 tatlı kaşığı kabartma tozu
  • Rendelenmiş limon kabuğu
  • 1 çay kaşığı zencefil


Sos için


  • 1 su bardağı limon suyu
  • 2 yemek kaşığı pudra şekeri
  • 1 yemek kaşığı rendelenmiş limon kabuğu
  • 2 yemek kaşığı mısır nişastası
  • 1 paket vanilya



  • Tereyağı ile toz şekeri krema kıvamına gelinceye kadar mikserde çırpın. 
  • Teker teker yumurtaları ve limon suyunu ekleyin. 
  • Un, vanilya, kabartma tozunu ve rendelenmiş limon kabuğunu ve matcha çayını ekleyip karıştırın. 
  • Hamuru yağlanmış kek kalıbına aktarın ve 180 C dereceye ayarlanmış fırında 40 dakika pişirin. 
  • Fırından çıkartıp soğumaya bırakın. 
  • Sos için bütün malzemeleri tencerede karıştırıp orta ateşte koyulaşıncaya kadar pişirin. 
  • Ilındıktan sonra ılık kekin üzerine gezdirin. 
  • Rendelenmiş limon kabukları ve nane yapraklarıyla süsleyerek servis yapın.



Ayşe Kucuroğlu'ndan

GOLDEN ELMALI KEK


  • 5 yumurta                                                    
  • 1 su bardağı sıvı yağ (tercihen fındık yağ)
  • 2 adet küp şeklinde doğranmış golden elma
  • 2 su bardağı toz şeker
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
  • 1 su bardağı kırılmış ceviz
  • 1 paket vanilya
  • 2 çay kaşığı kabartma tozu
  • Aldığı kadar un



  • Önce yumurtaları ve toz şekeri beyazlaşıncaya kadar birlikte çırpın. Ardından diğer malzemeleri de ekleyin. 
  • Boza kıvamına gelene kadar un ekleyerek karıştırın. 
  • Yağlanmış kek kalıbına dökün. 
  • Önceden ısıtılmış 170 C derece fırında pişirin. 
  • Üzerini çikolata sosuna bulanmış malzemeler ve elma dilimleri ile süsleyebilirsiniz.


Nil Karaibrahimgil’den

PORTAKALLI LAVANTALI KEK


  • 1 limon                                             
  • 4 portakal
  • 350 gr çekilmiş badem ya da ceviz
  • 300 gr toz şeker
  • 3 çay kaşığı kabartma tozu
  • 8 yumurta
  • 400 ml ayçiçeği yağı
  • 3 çay kaşığı kuru lavanta


Şerbeti için


  • 100 gr toz şeker
  • Portakal suyu
  • Bir avuç karanfil
  • 2 çay kaşığı toz tarçın
  • Süslemek için kuru lavanta



  • Fırını 180 C derecede ısıtın. 
  • Bir karıştırma kasesinde çekilmiş badem ya da cevizleri, toz şekeri ve kabartma tozunu iyice karıştırın. 
  • Yumurtları kırıp yağı ekleyin, karıştırın. 
  • Limonun ve iki portakalın kabuğunu karışıma rendeleyip karıştırın. 
  • Kuru lavantaları ekleyin. 
  • Kek karışımını yağlanmış 20 cm’lik pişirme kağıdıyla kaplı kek kalıbına dökün. 
  • 40 dakika ile bir saat arası pişirin.
  • Sos için, limonun ve kalan portakalların suyunu sıkın. 
  • Bir tencereye limon ve portakal suyunu, dilimlenmiş portakalları, şekeri, bir avuç karanfili ve tarçını koyup karıştırın. 
  • Kaynadıktan sonra altını kısın, üç dakika pişmeye bırakın.
  • Kek pişince keskin bıçakla birkaç yerinden delin. 
  • Bir çorba kaşığı yardımıyla şerbeti kekin üzerine döküp çekmesini sağlayın. 
  • Kalan diğer portakalı, yuvarlak dilimler halinde keserek kekin üzerine kaplayın.


Pazartesi, Haziran 24, 2013

Pek Hisli Haftanın Menüsü



   Uzun zamandır sevdiklerime bir şey olursa korkusu yaşamaktayım. Yaşla ilgili mi yoksa özlemden mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama sürekli dua ederken buluyorum kendimi.

   Hayat o kadar kısa ki.. Değil yarını bir dakika sonra ne olacağını bilmiyoruz. Kıymet bilinsin istiyorum, sevdiğime sımsıkı sarılayım istiyorum, ya olmazsa diye düşünmeden yaşamak istiyorum. Çok mu zor?

   Her şeyi akışına bırakmayı ama bu süre içinde de dolu dolu yaşamayı öğrendim. Yanımdakileri mutlu etmek için çabalarken kendimi unutmuşum. Önce kendim mutlu olmalıyım ki yanımda olmayı tercih edenleri de mutlu edebileyim demeyi öğrendim. Zor oldu ama böylesinin eskisine göre daha doğru olduğunu gördükçe bu şekilde yaşamaya devam ettim. 

   Çok kişi de olmasın yanımda. Bir iki dostum, sevdiğim ve ailem. Daha ne olsun:) 

   Kaybettikten sonra değerinin anlaşılması insanı daha da yaralıyor. Biliyorum. Çok mu geç kaldım sorusunun cevabını düşünecek vaktim yok artık. Ama yanımda olsun diye çabalayacak halim de...

   O yüzden korkuyorum işte. Bana ya da sevdiklerime bir şey olursa kendi koyduğumuz engeller yüzünden yaşayamadıklarımıza pişmanlık duymak istemiyorum.

   Nereden çıktı şimdi bu derseniz, çok sevdiğim bir ailenin büyüğü vefatı sonrası 2-3 gündür fena halde aklımı kurcalıyor bu durum. Her gördüğüm, duyduğum ölüm gözümü daha da korkutuyor.

   Geç kalmak istemiyorum. Artık çok geç demek istemiyorum...

   Çok mu şey istiyorum?


PAZARTESİ

Kırmızıbiberli Biftek Izgara


  • 3 parça biftek                             
  • 3 közlenmiş kırmızıbiber


Sosu için


  • 1 yemek kaşığı worcestershire sosu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • 4 yemek kaşığı balzamik sirke
  • 3 yemek kaşığı ketçap veya acı sos
  • 1 tatlı kaşığı dijon hardalı
  • 3 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 1 tatlı kaşığı toz şeker
  • Tuz, karabiber



  • Sos için gerekli olan malzemeleri derin bir kasede karıştırın. 
  • Her bifteğin üzerine közlenmiş biber koyup rulo şeklinde sarın. 
  • Ruloları ikiye bölüp şişe geçirin. 
  • Biftekleri ızgaraya alın. 
  • Her iki tarafını pişirirken fırça yardımıyla sostan sürün. 
  • Pişen bifteklerinizi servis tabağına alın.


SALI

Nane Soslu Karides Izgara
                                                                   

  • 500 gr karides


Sosu için


  • Yarım demet taze nane
  • 1-2 arpacık soğan
  • 3 diş sarımsak
  • 2 yemek kaşığı elma sirkesi
  • 1 çay bardağı zeytinyağı
  • 1 çay kaşığı şeker
  • 2 çay kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı kırmızı pul biber



  • Sos için zeytinyağı hariç tüm malzemeleri blender kabına koyup blenderi çalıştırın. 
  • Yavaş yavaş zeytinyağını ekleyip koyu bir kıvam almasını sağlayın. Karidesleri ayıklayıp derin bir kaba alın. 
  • Üzerine sosu gezdirip her tarafını bulayın. 
  • Streç filme sarıp buzdolabında en az 2-3 saat bekletin. 
  • Karidesleri şişe geçirin. Isınmış ızgarada pişirin. 
  • Sıcak servis yapın.


ÇARŞAMBA

Fırında Patatesli Kuzu Eti


  • 750 gr parça kuzu eti                
  • 150 gr arpacık soğan
  • 3 diş sarımsak
  • 2 havuç
  • 200 gr mantar
  • Su
  • 2 defne yaprağı
  • 1 yemek kaşığı un
  • 2 yemek kaşığı tereyağı
  • 750 gr patates
  • Tuz, tane kırmızı-karabiber



  • Güvece 1 yemek kaşığı tereyağını ekleyip ısıtın. 
  • Üzerine kuzu etlerini ekleyip 5-6 dakika rengi dönene kadar soteleyin.
  • Kabuklarını soyduğunuz arpacık soğanlarını ve bütün sarımsakları ilave edin. 
  • Dilimlediğiniz havucu da ekleyin. 
  • Havuçlar çok az yumuşayana kadar soteleyin. 
  • Dilimlediğiniz mantarları ve unu ekleyip tahta kaşıkla karıştırın. 
  • Defne yapraklarını, suyu, tuzu ve biberleri serpin. 
  • Son olarak üzerine ince dilimlediğiniz patatesleri dizip kalan tereyağını üzerine parça parça koyun. 
  • Biberleri serpin. 
  • Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 45 dakika pişirin.


PERŞEMBE

Limonlu Zencefil Soslu Antrikot 
                                                                           

  • 2 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 4 dilim antrikot
  • Tuz
  • Taze çekilmiş karabiber
  • Taze kekik
  • Közlenmiş renkli biberler
  • Limonlu zencefil sos için
  • 2 diş sarımsak
  • 1 limonun suyu
  • 3 tatlı kaşığı soya sosu
  • 2 tatlı kaşığı toz zencefil
  • 2 tatlı kaşığı rendelenmiş taze zencefil
  • 1 su bardağı et suyu
  • 1 yemek kaşığı toz şeker
  • 3 yemek kaşığı beyaz şarap
  • 1 tatlı kaşığı mısır nişastası
  • Tuz, karabiber



  • Zeytinyağını tavada ısıtın. 
  • Antrikotları tavaya alın. 
  • Üzerine tuz ve taze çekilmiş karabiber serpin. 
  • İki tarafını da ikişer dakika pişirin. 
  • Sos için, bir tavaya ince kıyılmış sarımsak, limon suyu, soya sosu, toz zencefil, taze zencefil, et suyu, beyaz şarap, toz şeker, mısır nişastası, tuz ve karabiberi alın. 
  • Orta dereceli ateşte sos koyulaşıncaya kadar kaynatın. 
  • Sosu antrikotların üzerine gezdirin. 
  • Taze kekik dallarıyla süsleyip közlenmiş renkli biberler eşliğinde servis yapın.


CUMA

Rokfor Soslu Bonfile


  • 4 parça bonfile                                          
  • 2 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 80 gr rokfor peyniri
  • 200 ml krema
  • Tuz, Karabiber
  • 1 kg ıspanak
  • 3 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 8 cherry domates
  • Taze kekik



  • Ispanakları 3 yemek kaşığı zeytinyağı ile tavaya alın ve soteleyin. Tuz, karabiber ekleyin.
  • İki yemek zeytinyağı ile bonfileleri yüksek ateşte pişirin. 
  • Tuz, karabiber serpiştirin. 
  • Kremayı sos tenceresinde ısıtın. 
  • Peyniri ekleyip eriyinceye kadar karıştırın ve ocaktan alın. Domatesleri az yağda 1-2 dakika çevirin.
  • Servis tabağına ıspanak soteyi yayın.
  • Üzerine bonfileyi yerleştirip sos gezdirin. 
  • Kiraz domates ve taze kekik ile süsleyip servis yapın.

Cuma, Haziran 21, 2013

İsimsiz Duygusallar- Romantics Anonymous



   Pera Film, 2-17 Mart 2013 tarihleri arasında Fransız Kültür Merkezi işbirliğiyle yemek ve sinema arasındaki ilişki üzerine oldukça ilgi çekici bir film seçkisi sunmuştu. Tadı Damağında: Yemek ve Sinema.

   O filmlerden biri de, Jean-Pierre Améris'ın yönettiği,  Benoît Poelvoorde and Isabelle Carré'in oynadığı fransız filmi İsimsiz Duygusallar filmini bu kadar geç yazdığım için ayıpladım kendimi. O zaman izleyememiştim fakat sonradan izleme fırsatı yakaladım.
   
   Çikolatalarla dolu bir film olduğunu tahmin ettiğimden yanımda belki canım çeker diye çikolata bulundurdum:) Tam hazır bir şekilde filme başladım.


   İsimsiz Duygusallar, kontrol altına alamadığı utangaçlığı yüzünden yeteneklerinin farkına varamayan çikolata ustası Angélique’in (Isabelle Carré) hikayesini anlatır. İşi için uğraşıp didinen çikolatacı Jean-René  de benzer bir durumdan, sıkılganlıktan şikayetçidir. Bu durum şirketini de tehdit ederken Angelique’i yeni satış görevlisi olarak işe alır. 
      
                             
   
   Patronuna ilgi duyduğunu fark eden Angelique şirketi kurtarmak için kimliğini gizleyerek yeni bir çikolata serisi geliştirmeye karar verir. 
   

   
   Bu hoş komedide, şirketin geleceği  söz konusuyken, Angelique ile Jean-Rene’nin kendilerini aşıp karşılıklı duygularını birbilerine açmaları gerekmektedir.

   Çok sevimli bir film olmasının yanında pek lezzetli görüntülerle de karşılaşacaksınız. Keyifle izleyeceğinize eminim.


   

Perşembe, Haziran 20, 2013

Çiya Kadıköy


   Anadolu  Yakasında bulunan restoran Çiya Sofrası bana göre İstanbul'un en iyi restoranı olabilir. Bu başarılı restoranın sahibi ve aşçısı Musa Dağdeviren çok küçük bir dükkanda satış yaparken yavaş yavaş büyümeyi başarmış. Gerçekten de senelerini ve emeğini vermiş. 


    Mutfak antropoloğu olan ve Türkiye'yi karış karış dolaşıp yemek tarifleri araştıran Dağdeviren'in bu çalışmaları sonucunda ortaya çıkan menüde muhtemelen hiçbir yerde bulamayacağınız sıra dışı bölgesel yemekler bulunuyor. Menü sürekli değişiyor. Sipariş vermek için fokurdayan tencerelerin başına geçip canınız ne istiyorsa sipariş ediyorsunuz. Vejetaryen seçenekler de mevcut.


   Bir gidişimde yeşil erikle pişirilmiş bir et yemeği ve keme vardı. Mmm şahaneydi. Yenidünya kebabı vardı bir de. Meyvelerin içinin oyulup kıymayla doldurulduktan sonra ızgarada pişirilmesiyle hazırlanıyor.


   Bir diğer gidişimde ise yediğim lorlu yaprak sarması üzerine karamelize soğanlarıyla daha önce hiç tatmadığım bir lezzet geldi önüme. Bir de kireçte hazırlanan kabak tatlısını tavsiye ediyorum. Ben ince kesilmiş halini semolina ile veriyorum şimdi Leb-i Derya'da. Çıtır çerez niyetine yediğim bu tatlı orada daha büyük porsiyonda ikram ediliyor. Bayılırsınız eminim.


   En havalı ve en dikkat çeken restoran olmasa da lezzeti ve çeşitleri ile birçok restorana fark atıyor bence. Karnım tok olmasına rağmen arkadaşlarımın isteğiyle oturduğum restorandan bu yazdıklarımı ve 4 adet fındık lahmacunu mideye indirerek kalktım. Kalktım kalkmasına ama yürümekte zorlanmama rağmen karnım doyduğu için keyfim pek yerindeydi de umrumda olmadı:)


Çiya nerede?

Güneşlibahçe sokak no:43
Kadıköy
0216 330 31 90

 

Çarşamba, Haziran 19, 2013

Vanilyalı Dondurmalı Browni Sandviçleri



   Çok kolay ama bir o kadar da lezzetli bir tarif yazacağım size:) Mis gibi bitter çikolatalı ve dondurmalı tam bir yaz ikramı.

   Bu sandviçleri ister vanilyalı dondurma ile ister çilekli isterseniz de çikolatalı dondurma ile servis edebilirsiniz. Ben vanilyalı dondurma kullandım, çikolata bana ağır gelebilir diye. Ama çikolatayı çok sevenler var aranızda onlar bayıla bayıla yer eminim:)

   Brownie Sandviçleri


  • 175 gr bitter kuvertür çikolata, ufak parçalara bölünmüş  
  • 30 gr tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 75 gr pudra şekeri
  • 1 çay kaşığı vanilya özütü
  • 20 gr un, elenmiş
  • 1/4 çay kaşığı kabartma tozu
  • Vanilyalı dondurma


  • 100 gr bitter kuvertür çikolatayı ve tereyağını bir tavaya alıp kısık ateşte karıştırarak eritin.
  • Çikolata ve tereyağı tamamen eriyip homojen hale geldiğinde ocaktan alın ve ılımaya bırakın.
  • Yumurta, pudra şekeri ve vanilyayı mikserde 10-12 dakika çırpın.
  • Daha sonra içine un, kabartma tozu ve ılıyan çikolatayı da ekleyip karıştırın, 10 dakika dinlendirin.
  • Karışımdan kaşıkla parçalar alıp yağlı kağıt serili bir tepsiye, 12 parça şeklinde aralıklı olarak dizin.
  • 180 derece fırında kurabiyeler kabarıp üzerleri hafif çatlayana kadar pişirin.
  • Fırından çıkarıp ılımaya bırakın.
  • Ilıyan brownie kurabiyelerinizden 6 adetinin üzerine vanilyalı dondurma koyup üzerlerini başka bir brownie kurabiye parçası ile kapatarak sandviç haline getirin.
  • Hemen servis edin.




 

Salı, Haziran 18, 2013

Bir Yemek Masalı



   Adana'nın analı kızlısı, Burdur'un haşhaşlı bulgur pilavı, Sivas'ın helle aşı, Osmaniye'nin toga çorbası, Kelkit'in yergöğ dolması, Antakya'nın zahter salatası, Çorum'un un helvası, Elazığ'ın patlıcan pilezezi, Van'ın sengeseri, Antalya'nın mercimek dondurması, Tunceli'nin sac sırını, Malatya'nın ekşili köftesi, Diyarbakır'ın kaburga dolması, Erzincan'ın ketesi... 


   Sahrap Soysal, çocukluk anılarıyla birlikte onlarca yemek sunmuş okuyucuya. Unutulmaya yüz tutan Anadolu halk mutfağının en güzel tariflerini günümüz mutfak şartlarına uyarlayarak yapımı çok zor görünen yemekleri bile herkesin yapabileceği kadar kolaylaştırıyor. Ben Sahrap Soysal kitaplarını pek almazdım ta ki bu kitaptan bir tarif uygulayana kadar:)

   Bu kitap, mutlu anılardan süzülüp gelen, emek ve sevgiyle yoğurulmuş gerçek bir yemek masalı. Her şehrin insanının ağız tadına uygun yemek tarifleri var. Yapıp dağıtmanın tam zamanı:)

Pazartesi, Haziran 17, 2013

Menüsüz Bugün

      Biliyorsunuz burada isler karışık. Menu hazırlamayı bırakın yazı bile yazamadım. 
   İki gecedir evime gidemiyorum. Biber gazı solumaktan içim dışıma çıktı. Direnişe  katıldığımdan değil çalışırken de soluyorum restoranın bulunduğu yer yüzünden. Mutfakta ağır bir koku oluşuyor ama salonda hiçbir şey yok. 
   Plastik merminin isabet etmemesi şans,  tazyikli biber gazına direkt maruz kalmamam ya da işimden evime giderken polisin koluma girip tutuklamaması hep şans eseri!
    
   Evime de gidemiyorum çünkü kapıdan adım atmak çok zor. Sürekli kargaşa sürekli olay hiç boş olmuyor İstiklal.
   İlk kez bir sey yazmadan bitireceğim kusuruma bakmayın lütfen! Günlerdir uykusuzum ve evimde değilim. Her şey guzel olsun diye dua ediyorum! Siz de edin daha fazla cana bir şey olmasın. 
   Yarın görüşmek üzere! Hoşçakalın.

Cuma, Haziran 14, 2013

Başlık Bulamadım :)




   Bugün koyduğum videoları hepiniz izlemişsinizdir aslında. Bana göre film falan basit kalır. Bu videolar yılın en önemli olayı olarak çookk uzun seneler izlenecektir.

   İyisi de var aralarında, kötüsü de.. Komiği de var saçması da. Ama hepsi Türkiye'nin gerçeği, yaşanmış şeyler.

   Film yerine bunları izleyeceğim bir süre...

 

   Böyle güzellikler içinde maalesef ne saçma dediklerimiz de vardı. Necati Şaşmaz'ı sonuna kadar dayanıp izleyebilirseniz tebrik edeceğim sizi:)



   Ben yine de umutluyum, gururluyum.. Dilerim hepimiz gönlümüzden geçene kavuşuruz. 

   Bir de daha önce izlediğim yazarım diye beklettiğim bir film vardı. 'Yougashiten Koandoru-Patisserie Coin De Ru'. Pastacılığa fazlasıyla özendiren pek hoş bir film. Biraz olsun uzaklaşmak isterseniz iyi gelebilir. 

   Pazartesi daha güzel şeyleri paylaşmak dileğiyle.. :)

 
 


Perşembe, Haziran 13, 2013

Fıccın



   Kafkasların özel ve yerel lezzetlerini müşterilerine sunan Fıccın, tavuk göğsü ve cevizden yapılma bir sürme olarak tarif edebileceğimiz 'Çerkez Tavuğu' nun en iyi yenebileceği yer olarak kayıtlara geçmiştir kesin.


   Kendine has bir kokusu olan tavuk çorbası 'tulen' de mercimeği seven bir ülkede hoş bişr sürpriz olarak çıkıyor karşımıza burada. İçinde tavuk parçaları ile yavaş yavaş pişen bu koyu kıvamlı çorbanın hafif bir sarımsak kokusu taşıyan buharını koklamak büyük bir zevk.


   Çerkezler pierogi'ye benzeyen ve içleri et ya da patates doldurulmuş mantılarını, yoğurt sosuyla ve üzerine kırmızı biberli yağ gezdirilmiş halinde servis ediyorlar.

   Restorana adını veren fıccın menüde 'bir tür çerkez böreği olarak tanımlanıyor ama aslında Türkiye'de alıştığımız böreklerden çok farklı. Fıccın yapmak için tuzlu, kek hamuruna benzeyen bir hamurun üzetine aromalı bir kıymalı malzeme yayılıyor ve sonra da pizza gibi fırında pişiriliyor. En iyisi ortaya söyleyip hep birlikte yemek.


   Menüde çerkez yemeği fazla yok aslında. Ama Türk yemekleri de birçok restorana göre çok lezzetli. Özellikle karnıyarık çok meşhur. Olaylardan rahat bir nefes aldığınız bir gün mutlaka gidin.


   Şimdiden afiyet olsun:)

Kallavi sokak No:13/1 - 7/1
Beyoğlu
0212 243 83 53

 

Çarşamba, Haziran 12, 2013

Show is Over



   Olaylar dinene kadar, biz rahat bir nefes alıp uykularımızın yarım yamalak olmadığı güne kadar sanırım ben buraya yemekle ilgili bir şey yazamayacağım.

   Aklım, kalbim direnişte olanlarla. Nefretim büyük. Kızgınım, kırgınım. Her şey boş şuan. Keyifli bir şey yazamıyorum. Hem içimden gelmiyor hem de yaralananlara, ölenlere ihanet ediyormuşum gibi hissediyorum.


   Beddua ediyorum ondan sonra aman allahından bulsun hepsi diyorum. Yani yine onların olamadığı kadar insanım. Üzülüyorum çok. Bu kadar canilik olamaz bu kadar göz kararamaz. Nasıl başını yastığa koyuyorsun? Namazını kılarken allaha yakın olduğunu düşünürken hiç mi vicdanın sızlamıyor? Hadi anladım bu işler öyle duayla namazla yürümüyor da çoluğun çocuğun da mı demiyor ne yapıyorsunuz siz diye!?

   Lafım sadece başbakana değil. Polis evine gittiğinde 'dövdüm, yaraladım, yakaladığımda da öldürmekten beter ettim daha da fenası öldürdüm de' diye gururla mı anlatıyor? Eşinin, çocuklarının yüzüne nasıl bakıyor?


   Mevkii, para nasıl bu kadar önce gelir insanlıktan? Beddua etmiyorum diyorum ama insanlıktan çıkmış bu ne olduğu belirsizler hayatlarında aynı acıyı yaşasın istiyorum. Çünkü benim canım yanıyor.

   Hepimiz biliyoruz ki dün gece atılan o plastik mermiler, sıkılan biber gazları provokatörler için değildi. Gezideki sadece bedenleriyle savunmaya hazır insanlar içindi. Bari palavrayı bırakın, yalanı bırakın. Gerçek mermi ile öldürdüğünüz adamın katilini yakalamadınız! Engellinin üzerine tazyikli su sıktınız. Gecenin bir yarısı uyuyan suçsuz insanları biber gazlarıyla uyandırdınız. Onurunuzu, gururunuzu sattınız da artık hiçbir şeyiniz kalmadı. Ambulans polise gaz getirir, acil yardıma ihtiyacı olanlar oracıkta yattığı yerde kalır!


   İstiklalde çalışıyorum. Leb-i Derya çalıştığım yer. Mutfağıma kadar gaz kokusu girip gece evime nasıl gideceğim diye düşünürken kendimi ayıpladım bugün. Dedim ne eve gitmesi senin şuan Taksimde olman gerekiyor zaten.

   Tehdit eden, yalanla dolanla, zorlayarak insanları toplayıp konuşma yapan daha da kötüsü kendi halkıyla yarış halinde olan bir başbakan var bu ülkenin başında. Üstelik hep aynı şeyleri söylemen de cabası. Yaptığın iyi şeyleri de unutturuyorsun. Konuştukça, müdahale ettikçe batırıyorsun.


   Sayfalarca yazabilirim ben bunları da benim düşündüğümü sen nasıl düşünemiyorsun? Konuşursan ortak bir karara varırsan yenilmiş mi hissedersin kendini? Ama sen zaten yenildin...

   Tek sen de değil dedim ya, yanında yörende kim varsa! Çıkıp dokunmayacağız deyip birkaç saat sonra insanları öldürürcesine gaz sıkanlar, sizleri seviyorum yanınızda olmak isterdim yok çiçek yok böcek deyip ertesi sabah polisi gönderenler, dokunmama hakkı ya da zarar vermeme hakkı varken karşısına çıkanı hunharca, acımasızca dövenler... Hepiniz umarım tez zamanda cezanızı çekersiniz!


   Belki daha çok sinirlendiriyor bu sizi ama sizden kimse korkmuyor. Ortaya her çıkışınızda karşınıza aldığınız insanlar çoğalıyor. Daha da korkusuz geliyorlar. Bence korkması gereken taraf sizsiniz artık.

   Sizin muhatabınız Necati Şaşmaz ve Hülya Avşar ise vallahi helal olsun!

   Evet blogum sadece yemek üzerine. Ama takip edenler bilir ben duygularımı, hislerimi de paylaştım her zaman. Kimseyle konuşamadıklarımı yazdım, gerektiğinde etrafımda kimse yokken en yakın arkadaşım blogum oldu. Kendi kendime dertleşir gibi yazdım. Hayatımızda çok büyük şeyler oluyor. Sonunun iyi olacağını umduğumuz ama kayıplar da yaşayacağımız.. Bir süre beni mazur görün lütfen olur mu?

 

 

Salı, Haziran 11, 2013

İtalyan Mutfağı



   İş Bankası Kültür Yayınları, tanınmış birer aşçı ve yazar olan Carla Capalbo, Jeni Wright, Kate Whiteman ve Angela Boggiano'nun kaleminden İtalyan Mutfağı ile lezzet tutkunlarına İtalya'ya özgü malzemeleri, bu malzemelerin tarihleri  ve tipik mutfak kullanımları, nasıl ve nerede yapıldığı, yetiştiği bölge hakkında bilgiler sunan, detaylı pişirme ve hazırlık talimatlarını anlatan ansiklopedik bir kaynak sunuyor. 

   İkinci bölümünde 300'den fazla tarifin resimlerle adım adım anlatıldığı kitap antipasti, yöresel çorbalar, tüm önemli makarna yemekleri, risottolar, polenta ve gnocchi, balık ve deniz ürünleri yemekleri, lezzetli kümes hayvanları eti, çeşitli sebze, salata, tatlı tarifleri ve 1000'in üzerindeki renkli fotoğrafla İtalyan mutfağı için mükemmel bir rehber niteliğini taşıyor.


   İtalyan Mutfağı, tüm geleneksel italyan malzemeleri, mutfaktaki kullanımları, önemli hazırlık ve pişirme teknikleri hakkında fazlasıyla bilgi vermiş. Bir okulda öğreneceğiniz her şey bu kitapta mevcut.

   Bruschetta, Pizza Alla Margherita, fırınlanmış lazanya, Fritto Misto, İtalyan sebze çorbası, Tiramisu ve Zabaglione gibi ünlü yemek ve tatlıların tarifi, kendi makarnanızı yapmak için adım adım tarifler.. Hepsini bulabilirsiniz.

   Yapması da çok kolay ve keyifli üstelik. Sıkıcı bir kitap olmamış. Merakla karıştırıyorsunuz neler var başka diye.

   Benden size tavsiye. Eğer İtalyan mutfağına ilginiz ve benim gibi İtalya'ya karşı sempatiniz varsa bu kitaptaki çoğu tarifi yapmak isteyeceksiniz:)

   Yarın görüşmek üzere! Direnişe devam!


3 Peynirli Bresaola Salata


  • 100 gram quartirolo veya hafif beyaz peynir, küçük parçalar halinde kesilmiş
  • 1 salatalık, soyulmuş ve dilimlenmiş
  • 5 küçük turp, ince dilimlenmiş
  • 2 gr ince şeritler halinde kesilmiş bresaola, dilimlenmiş
  • 12 bütün taze fesleğen yaprağı
  • 2 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
  • 1 yemek kaşığı taze limon suyu
  • Taze çekilmiş karabiber
  • 1 yemek kaşığı taze Parmigiano-Reggiano veya Grana Padano peynir, rendelenmiş


  • Büyük bir tencere dolusu suya, tuz serpip kaynatın. Kaynayan suya fasulyeleri ekleyip, 4-6 dakika kadar kaynatın. 
  • Fasulyeleri süzüp, içinde buz ve soğuk su olan bir geniş bir kaseye aktarıp, pişmesini durdurun. Sonrasında tekrar süzün.
  • Büyük bir servis kasesinde fasulyeleri, marulları, quartirolo peynirini, salatalıkları, turpları, bresaola ve fesleğeni iyice karıştırın. 
  • Bir başka kapta hazırlayacağınız limon suyu, zeytin yağı, tuz ve karabiber karışımını salatanın üzerinde gezdirip Parmigiano-Reggiano ile süsleyerek servis yapın.
  • Afiyet olsun.


   

Pazartesi, Haziran 10, 2013

Haftanın Menüsü



   Günlerdir gündemimdeki tek şey Gezi parkı. Bir yandan Taksim'e gidiyorum bir yandan çalışıyorum ve eve gelip yatmam 02.30 u buluyor. 


   Yazacak fazla bir şey yok. Her şey devam ederken içimden farklı şeylerden bahsetmek gelmiyor. Burada bu konu ile yazmayı da fazla düşünmüyorum çünkü facebook hesabım neredeyse kapanacak yazdıklarımdan ve paylaştıklarımdan:) 

   Ben haftanın menüsüne geçiyorum hemen. Yarın görüşmek üzere..

PAZARTESİ

Izgara Kuşkonmazlı Hellim Salata


  • 150 gr karışık Akdeniz yeşilliği, iri parçalanmış
  • 200 gr kuşkonmaz, iri doğranmış
  • 200 gr hellim peyniri, dilimlenmiş
  • 4-5 dal reyhan, yapraklarına ayrılmış
  • 1 adet sarı Amerikan biberi, ince doğranmış
  • 5 çorba kaşığı zeytinyağı
  • 1 adet limonun suyu
  • Tuz, karabiber



  • Kuşkonmazları bir kaba alıp üzerine 2 çorba kaşığı zeytinyağı, bir tutam tuz ve bir tutam karabiber ekleyerek karıştıırn.
  • Fırın tepsinize yağlı kağıt serip kuşkonmazları ve helşlimleri üzerine yayarak fırınınızın ızgara modunda 9 dakika pişirin.
  • Akdeniz yeşilliklerini, reyhan yapraklarını, sarı biberleri, turpları, limon suyunu, kalan zeytinyağını ve tuzu bir kapta karıştırın.
  • Salatayı servis kasesine alıp üzerine ızgarada pişirdiğiniz kuşkonmazlarla parçalara bölünmüş hellim peynirini ekleyerek servis edin.


SALI

Marine Somon Filetoları, Armutlu Salata ile


  • 6 dilim somon
  • 2 adet taze soğan, ince doğranmış
  • 15 gr tane pembe biber
  • 15 gr tane yeşil biber
  • 15 gr taze zencefil, soyulmuş ve ufak doğranmış
  • 10 adet kırmızı turp, ince dilimlenmiş
  • 12 adet yeşil zeytin, çekirdekleri çıkarılmış, doğranmış
  • 3 adet armut, ince dilimlenmiş
  • 3 adet orta boy salatalık, ince dilimlenmiş
  • 3 adet yeşil limon
  • 3-4 dal mercanköşk, kıyılmış
  • Zeytinyağı
  • Kaya tuzu



  • Pembe ve yeşil biberleri, 2 çorba kaşığı zeytinyağı, 2 adet limonun suyu ve kabuğunun rendesi, mercanköşk, zencefil ve soğanlarla birlikte bir kaseye alıp karıştırarak marinasyon harcınızı hazırlayın.
  • Somon dilimlerini etli kısmı üste bakacak şekilde bir tepsiye dizip üzerlerine marinasyon malzemesini gezdirin.
  • Tepsinin üstünü kapatarak buzdolabında en az 6 saat dinlendirin.
  • Balığı pişirmeden hemen önce salatayı hazırlayın.
  • Armutları, kırmızı turpları ve salatalıkları zeytinlerle karıştırıp salatanızı limon suyu ve zeytinyağı ile soslayın.
  • Somonları marinasyon malzemesinden çıkarıp üzerlerinde birkaç biber tanesi bırakarak ve derili yüzleri üste bakacak şekilde mangalın üzerine (ne ile pişiriyorsanız) yerleştirin.
  • Her iki tarafı da 3-4 dakika pişirin.
  • Kaya tuzu ile tatlandırdıktan sonra salata ile servis edin.


ÇARŞAMBA

Sebzeli Dana Madalyon


  • 1 kg dana bonfile
  • 1 adet havuç
  • 2 adet sivri biber
  • 3 dal taze soğan
  • 6 diş sarımsak
  • 2 dal maydanoz
  • 2 adet defne yaprağı
  • 1 er çubuk tarçın
  • 1 su bardağı su
  • 1 tatlı kaşığı kekik
  • Yarım tatlı kaşığı tuz

Sos için,

  • 2 tatlı kaşığı buğday nişastası
  • Yarım çay bardağı su



  • Eti iki parmak eninde kesin. Tencereye yerleştirip üzerine iki veya üçe bölünmüş havuç, biber, soğan, kabukları temizlenmiş bütün sarımsak, maydanoz, tarçın, su, kekikf, defne yaprağı ve tuz ekleyin.
  • 20 dakika pişirin.
  • Çubuk tarçını çıkarın. Yemeği servis tabağına alın.
  • Sos için, kalan su ve sebzeleri blender dan geçirin. Ayrı bir yerde buğday nişastasını yarım çay bardağı su ile açıp tencereye ilave edin ve bir taşım kaynatın.
  • Sosu etin üzerinde gezdirin.
  • Süsleyip servis edin.


PERŞEMBE

Levrek Marin


  • 1 kg levrek
  • 1/4 limon suyu
  • 1 çorba kaşığı elma sirkesi
  • Tuz

Sos için,

  • 1 tatlı kaşığı hardal
  • 1 çay bardağı zeytinyağı
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • Bir tutam beyaz biber
  • 2 adet soğan
  • 1 çorba kaşığı üzüm sirkesi



  • Levreği ayıklayıp kılçığını ve derisini çıkarın.
  • Jülyen şeklinde doğrayon ve limon suyui elma sirkesi ile tuz karışımında 1 gün boyunca bekletin.
  • Ertesi gün yıkayınve süzün.
  • Sosu için, derin bir kapta hardal, zeytinyağı, sıvıyağ, beya zbiber, piyazlık doğranmış soğan ve üzüm sirkesini karıştırın.
  • Balığı bu sosun içinde 6 saat bekletin.
  • Servis edin.


CUMA

Soslu Ve Tavuk Etli Sandviç


  • 500 gr tavuk göğüs eti
  • 4 dilim tam buğday ekmeği
  • 2 kornişon turşu
  • Akdeniz yeşilliği

Sos için,

  • 2 yemek kaşığı balzamik sşrke
  • 2 yemek kaşığı barbekü sos
  • 2 yemek kaşığı worcestershire sosu
  • 2 yemek kaşığı mısır nişastası
  • 1 çay bardağı su
  • 1 yemek kaşığı esmer şeker
  • Tuz, karabiber


  • Sos için gerekli malzemeleri derin kaba koyun larıştırın.
  • Tencereye tavuk etini alın.
  • Üzerine sosu döküp orta ateşte kaynamaya bırakın.
  • Kaynadıktan sonra  tencerenin kapağını kapatıp kısık ateşte tavuk eti dağılana kadar pişirin.
  • Pişen tavuk etini elinizle ince parçalara ayırın.
  • Ekmek dilimlerinin üzerine Akdeniz yeşillikleri ve turşu ekleyin.
  • Etleri üzerine paylaştırın.
  • Diğer ekmek dilimlerini üzerine kapatıp servis yapın.
  • Afiyet olsun.